BASINA VE KAMUOYUNA
Ülkemizin en güçlü ve en saygın meslek örgütü olan Türkiye Barolar Birliği, Başkanı ve Yönetim Kurulu üyeleri üzerinden maksatlı ve haksız bir kampanya ile yıpratılmaya çalışılmaktadır.
Bir kısım baro başkanlarının, seçimli olağanüstü genel kurul talebiyle başlatmış oldukları bu kampanyayı kabul edilir bulmadığımızı belirtmek isteriz.
Sürecin bu şekilde yıkıcı bir dille tartışılmasının meslek saygınlığına zarar verdiğini; baroları ve özelinde meslektaşlarımızı kutuplaştırdığını düşünmekteyiz, ayrıştırılmaya neden olan bu tür tavırlara hemen son verilmesi gerektiğini düşünmekteyiz.
Kampanyanın Avukatlık meslek vakarına yakışmayacak üslup ve tehditkâr söylemlerle yapılmasını doğru ve sağlıklı bulmuyoruz.
Kendilerini %72’nin temsilcisi olarak görenlere bu %72 içinde olmadığımızı bildirir ve seçildikleri kongrede aldıkları oy oranını hatırlatırız. İki yıllığına seçilen birlik delegelerinin dört yıllığına seçilen barolar birliği başkanını ve yönetim kurulunu olağanüstü seçimli genel kurula davet etmelerini meslek etiğine uygun bulmadığımız gibi yönetimlerin sağlıklı çalışmalarının imkanlarını da sabote edici bir kalkışma olarak görmekteyiz.
Türkiye Barolar Birliği’ne ve Barolara siyasi parti misyonu yüklemek doğru olmadığı gibi kabul de edilemez. Meslektaşlarımızın iradeleriyle baroları temsil etmek için seçilen baro başkanlarının, bulundukları makamı şahsi çıkar ve siyasi ikballeri için kullanmaları ve kullanmaya kalkışmaları ahlaki değildir ve özü itibariyle hukukî de değildir.
Başlatılan bu kampanyanın sâiki, hukukun üstünlüğünün savunulması değildir. Kolaycı, toptancı bir yaklaşımla Birlik Başkanını ötekileştirip bütün olumsuzlukların faili gibi gösterilmesi asla doğru değildir. Her baro başkanının hukukun gelişmesi ve meslektaşlarının sorunlarının çözülmesi amacıyla hiçbir üretimin içerisinde olmadıkları da malumdur. Oysa Baro başkanlarının öncelikli görevleri meslektaşlarının sorunlarının çözümü için yol ve yöntemler üretmesi, meslek ahlakının yerleşmesi için gayret sarf etmesi, hukukun üstün kılınması için çabalaması gerekliliğidir. Baroların siyasal partilerin birer arka bahçesine dönüşmesine seyirci kalan veya bizzat kendileri arka bahçeye dönüştürme ameliyesi içerisinde olan Baroların Birlik başkan ve yönetimine karşı takındıkları tavrı hukuki değil siyasi bulmaktayız. Siyasi tavır alan baroların kendi üyeleri olan meslektaşlarının siyasal düşüncelerini hiçe sayan bir totaliter anlayışla hareket ettiklerini de belirtmek gerekir.
Yargı reformu strateji belgesinin içeriğinin tartışılması tabiidir. Ancak yapılan eleştiriler birlik başkanının, reforma ilişkin desteğini hedef alarak yürütülmektedir. Bizler yargı reformunu destekliyor ve olumlu görüyoruz. Seçimli olağanüstü genel kurul talebinde bulunan bir kısım baro başkanlarının bu kampanyaya harcadıkları mesaiyi ve enerjiyi, reform belgesi içeriğinde yer alan henüz yasalaşmamış mesleği geliştirecek yasal düzenlemelerin bir an önce TBMM gündemine gelmesi ve hayata geçmesi için harcamalarını tavsiye ediyoruz.
Yasama ve Yürütme Organlarının, hukukun üstünlüğüne ve mesleğin icrasına ilişkin düzenlemeler yaparken meslektaşlarımızı temsile yetkili kişi ve organların diyalog kurmalarının eleştirilmesini sağlıklı olmadığı gibi siyasal iktidara olan sert muhalif tavrın bir yansıması olarak görmekteyiz.
Bir somut örnek olarak, Diyarbakır ilinde mahkeme yerleşkelerinin taşınması kararlaştırılmışken, Diyarbakır Baro Başkanının Adalet Bakanı ile yaptığı görüşme sonrası mahkemenin taşınması kararından vazgeçilmesi tüm meslektaşlarımız tarafından olumlu karşılanmış ve mesleğimizin icrasını kolaylaştırmıştır. Bu örnekten yola çıkarak Yasama ve Yürütme Organları ile diyaloğun önemi görülmektedir. Temsilcilerimizin Yasama ve Yürütme Organları ile diyalog kurması kaçınılmaz bir gereklilik olup, bu durumun eleştirilmesine anlam verememekteyiz.
Seksen Baro başkanının kendi aralarında aynı fikirde olmadığı bilinmekte iken Barolar Birliği Başkanının seksen baro başkanı ile aynı fikirde olması beklenilemez ancak tüm başkanların meslektaşlarımızın haklarının iyileştirilmesi ve mesleki faaliyetlerin kolaylaştırılması konusunda aynı fikirde olmaları zaruridir.
Kampanyayı yürütenler bilmelidirler ki Barolar Birliği Başkanı ve Baro Başkanlarının gittiği yerler, katıldığı toplantılar, görüştüğü kişiler, desteklediği belgeler seçimli olağanüstü genel kurul gerekçesi olamaz. Kaldı ki yeni seçilen Barolar Birliği Başkanı’nın ve Baro Başkanlarının nereye gideceği, nereye gitmeyeceği, hangi toplantıya katılıp, hangilerine katılamayacağı, kiminle görüşüp görüşemeyeceği sınırlandırılamayacağı gibi bu konularda kendilerinden noter onaylı taahhütname de alınamaz. Bu nedenledir ki bu kampanya, birliğimize ve mesleğimizin saygınlığını zedelemekten başka bir amaca hizmet etmemekte ve hedefledikleri amaca ulaşamayacaklarını bilmeleri gerekmektedir.
Bizler; adalete, hukukun üstünlüğüne inanan meslektaşlarınız olarak bu olumsuz sürecin bir an önce gündemden çıkarılması, birliğimizin güçlendirilmesi, yeniden işbirliği ve dayanışma zemininin kurulması için kişisel hırs, heves ve siyasal tavırdan kaynaklanan dayatmalarından vazgeçerek hep birlikte Hukukun üstünlüğü için eşgüdüm ve koordinasyon içinde diğer paydaş kurum ve kuruluşlar ile çalışacağımıza inancımız tamdır.
Saygılarımızla.